27 Mart 2008 Perşembe

Evet, tuhaf gözüküyor ama sosyal güvenlikteki “uzlaşmanın” özeti budur: “Temel parametreler” hariç bir uzlaşmaya varılmış! Biraz daha sadeleştirerek söyleyelim; SSGSS’nin esasında bir uzlaşma yok. Esasta hükümetin dediği (IMF ve Dünya Bankası’nın dediği) olurken esasa girmeyen konularda ise Emek Platformu’nun dediklerinin bir kısmı kabul edilmiş. Nitekim Bakan “uzlaşma gecesi” yaptığı açıklamada “temel parametreler” konusundaki talepleri kabul etmediklerini açıkça söyledi (25 Mart 2008 tarihli gazeteler).

Ancak iki gündür sosyal güvenlikte uzlaşma rüzgârları esiyor. O hırçın hükümet, herkesle kavgalı hükümet; sendikalara “yalancı” diyen başbakan gitmiş onun yerini “sosyal taraflarla” uzlaşmış, sağduyulu, munis bir hükümet ve Çalışma Bakanı almış. Başbakan, Çalışma Bakanı Çelik’i ne kadar takdir etse azdır. Çelik, temel hedeflerinden geri adım atmaksızın bir uzlaşma illüzyonu yaratmayı başardı. Emek Platformu bileşenleri, Bakanlığın kapısındaki o resim içinde yer alarak hükümete adeta can simidi uzattılar; Üstelik SSGSS’nin temel felsefesini değiştiremedikleri halde.

Hükümet sosyal güvenlik müzakeresini gayet “başarılı” yürütmüş ve sözde reforma son aşamada sendikaları da ortak etmeyi başarmıştır. Geri adım atmış izlenimini vererek, tansiyonu düşürmüş, sendikaları oyalamış ve beş saatlik bir toplantı sonunda “7200 gün” sürprizi ile ters köşeye yatırmıştır. “Hâlâ itirazlarımız var” dense de, Bakanlığın kapısındaki “o resim”den ve yaratılan uzlaşma illüzyonundan sonra geçmiş olsun! Kamuoyunun gazı alınmıştır, basının gazı alınmıştır, muhalefetin gazı alınmıştır. Geçmiş olsun! Emek Platformu, mart ayı içinde gayet başarılı yürüttüğü çalışmaları, yükselen toplumsal tepkiyi altın bir tepside hükümete sunmuştur.
SSGSS’nin temel parametreleri (hedefleri) nelerdi? Daha güç, daha geç emeklilik; daha düşük emekli maaşı. Diğer bir ifadeyle sigortalıdan çalışandan daha fazla prim almak ancak daha az hizmet ve hak sunmak. Genel sağlık sigortasının temel parametreleri ise sağlık hizmetlerinin paralı hale getirilmesi, özelleştirilmesi ve piyasalaştırılması idi. SSGSS’nin bütün hükümleri bir oya gibi bu amaçlar doğrultusunda örülmüştü. Peki ne oldu da “uzlaşma” illüzyonu ortaya çıktı? Yakından bakalım:

•Soru: Emekli aylık bağlama oranlarının düşürülmesi konusunda kimin dediği oldu? Yanıt: Hükümetin. Yeni işe girenlerin emekli aylık bağlama oranları ortalama yüzde 2.6’dan yüzde 2’ye düştü. Halen çalışanların ilk on yıllık hizmeti için yüzde 3.5 olan aylık bağlama oranı on yıldan arta kalan süreler için 3’e düştü.
•Soru: Emeklilik yaşı konusunda kimin dediği oldu? Yanıt: Hükümetin. 58-60 yaş sürecek ve ileride 65 olacak. Üstelik erken emeklilik pek çok sektörde kaldırıldığı bazı çalışanlara ek süre getirilmiş oldu.
•Soru: Güncelleme katsayısında kimin dediği oldu? Yanıt: Hükümetin. Emekliler milli gelir artış oranının yüzde 100’den değil yüzde 30’undan yararlanacak. Emekli aylıkları düşecek.
•Soru: Emekli aylıklarının alt sınırında kimin dediği oldu? Yanıt: Hükümetin. Emekli aylığı alt sınırı yüzde 35-40 olarak saptandı. Özellikle düşük ücretlilerin emekli aylıkları düşecek.
•Soru: Fiili hizmet zammında (itibari hizmet süresi) kimin dediği oldu? Yanıt: Hükümetin. Gazeteciler dahil geçmişte fiili hizmet süresinden yararlanan çalışanların çoğu artık erken emekli olamayacak.
•Soru: Malullük aylığı konusunda kimin dediği oldu? Yanıt: Hükümetin. 5 yıl ve 900 gün koşulu 10 yıl ve 1800 güne çıkarıldı. İnsaf! Sanki insanlar keyifleri için malul kalıyor!
•Soru: Emekli aylıklarının yükseltilmesinde, enflasyon ile birlikte refah payının da dikkate alınması konusunda kimin dediği oldu? Yanıt: Hükümetin. Emekli aylıklarının ilk hesaplanmasında olduğu gibi artırılmasında da emekliler milli gelirden pay alamayacak.
•Soru: Genel sağlık sigortasının temel parametreleri konusunda kimin dediği oldu? Yanıt: Hükümetin. Özel hastanelere ödenecek farklar ve istisnai hizmetlerde ödenecek farklar konusunda hükümetin dediği oldu. Sağlığın özelleşmesinin yolu açıldı.
•Soru: Genel sağlık sigortasında yoksulluk sınırının asgari ücretin üçte biri olarak belirlenmesinde kimin dediği oldu. Yanıt: Hükümetin.

Bardağın dolu tarafını görmediğimi düşünenler için yazayım. Evet bardağın içinde birkaç damla var. Bunlardan biri 7200 gün. Hükümetin 9 binden 7200 güne inmesi hararetle karşılandı ama bu taviz bir illüzyondur. Emekli yaşı ile birlikte ele alınmayan prim gün sayısı fiilen anlamsızdır. Örneğin 7200 prim gün sayısını 45 veya 50 yaşında dolduran bir çalışan 58-60 veya 65 yaşına kadar beklemek zorunda. Onca yıl boşta bekleyemeyeceği için prim gün sayısı fiilen 8-9 bin güne yine yükselecek. Bardaktaki diğer damlalar ise (emzirme yardımı, cenaze yardımı, çeyiz parası, diş protez katkı paylarının düşürülmesi) önemsiz değil ama esası değiştirmeyen konular.
Eğer sendikalar tepki göstermeseydi bu adımlar da atılmayacaktı. Ancak bardaktaki birkaç damla için hükümetin uzlaşma illüzyonu içinde yer almak, SSGSS’yi onaylar duruma düşmek ve Emek Platformu’nun potansiyelini heba etmek gerekmiyordu. Emek Platformu, SSGSS’de kırmızı çizgilerini koruyamadı. Yazık oldu.

aziz çelik-birGün

0 Comments:

Post a Comment